Enflasyon mu yoksa faiz mi sonuçtur?
-Bilimsel iktisat şöyle dedi.
-Öyle olmaz,
-Böyle olur.
Hengâmeleri sonunda bitti. Değişen ekonomi yönetimimizin olumlu söylemleri ve Merkez Bankası başkanının 19 Kasımdaki Para Kurulu toplantısındaki açıklaması ile Rekabetçi faiz modeline geçildi. Bu yaşananlardan sonra, ülkece faiz ile enflasyonun paralel olacağı beklentisine sahip olduk. Yani bugün böyle gidelim, yarına Allah Kerim.
Bazı küçük Doğu Avrupa devletlerinde çatlak sesler çıktı, ortak oldukları Trump’ın talimatlarıyla, hatta hakaretleri ile hareket etikleri için Avrupa’ya sırtlarını dönmüşlerdi. Öküz ölüp ortaklık bittiğine göre, Avrupa’ya dönme politikasına geri döndüler.
Asya ve Ortadoğu ülkelerinde ise yöneticiler, geçmişten günümüze kadar halkı öncelikli olarak hiç düşünmemişlerdi. Batılı devletlerin Rönesans’tan beri dillere pelesenk olan bireysel özgürlükler ekseninde hak, hukuk adalet, batılılaşma söylemlerini kullanmaya başladılar. Durum böyle olunca bu çevrelerin, yeni düzenin farklı rüzgârlarında, başları dertte olduğu görülmektedir.
Uzun zamandır Suudi Arabistan ile limoni olan ilişkilerin Kral Selman ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın telefon görüşmesi sonrası kararı ile ‘’Ticaretin ve ikili ilişkilerin yeniden yapılandırılması ve gelişimi için heyetler kurulacaktır’’ haberinin hemen sonrasında, Cumhurbaşkanının ‘’Kendimizi Avrupa’da görüyoruz, geleceğimizi AB ile kurmayı tasavvur ediyoruz’’ haberi de gelince;
Amiyane tabirle, Ey Avrupa, Ey ABD döneminin şimdilik askıya alındığını anladık.
Mültecileri Avrupa’ya salma kozumuza ne oldu?
Dünya beşten küçüktür dönemi mi başladı?
Yoksa ey Rusya, ey Çin dönemi mi başladı?
2023 e kadar yeni Tanzimat fermanı mı getirildi?
Acı reçete denilen sadece artan faizler değil mi?
Yoksa bütün bu olanlar seçim öncesi ekonomiyi düzeltme çabaları mı?
Soruları kafaları karıştırmaya başladı ki, Demirel’in gözünü seveyim. ‘’Dün dündür, bugün bugündür.’’ dedik bitti.
Bitmedi tabi ki de sorun daha da öncesinden geliyor. 19. Yüzyılda siyasal yapılanma değişmiş. Avrupa’nın egemen güçleri Doğu Akdeniz’e sızmaya çalışmış bariz bir kırılma meydana gelmiş ve nüfuslar ayrıştırılarak ve ulus devletler kurulmuştu.
Doğu Akdeniz’in mutlak sahibi Osmanlı’da durum ne idi?
Osmanlı İmparatorluğu son döneminde sanayi devrimine geçememişti, batılı devletler teknolojik gelişmeler yaşar iken, yerinde sayılmış, bir de üstüne kaybedilen savaşlar sonucunda yetişmiş insan gücü kaybedilmiş, iflas eden ekonomi sebebiyle, kaynak arayışı ortaya çıkmıştı. Bu durum Osmanlı Devletini kurumlarını modernleştirmek, reformlar ve ıslahatlar yapmak zorunda bırakmıştı. Sonuç olarak Avrupa’dan aldığımız borcu geri ödeyebileceğimiz bir sistem kuruldu.
Sonuç Duyunu Umumiye.
Maalesef bu kaynak arayışı hala devam ediyor.
Ülkemiz, ekonomisini dış yatırıma muhtaç olmadan, kendi ayakları üzerinde durabilecek seviyeye erişene kadar, ülke siyaseti bir o yana, bir bu yana döner. Maalesef bu durum yanardöner zihniyete mahkûm olduğumuzun ispatıdır.
Fakat umut her zaman vardır.
Umudumuz ülkemizde demokrasinin, düşünce ve ifade özgürlüğünün ve hukukun üstünlüğünün bir gün yaşama geçirileceğidir.
Saygılarımla
22/11/2020
Mehmet Baba
Yorumlar
Yorum Gönder