Ana içeriğe atla

Saygı Üzerine


Saygıdan eğitime

Türkçe karşılıkları, Geo: Yer,  Teo: Tanrı, Kozmos: Evren, Mythos: Mit, Bio:Canlı, gibi sonuna eklenen  –Loji…..  sayesinde, bir araya gelince anlamlı birleşik bir çok kelime ortaya çıkar. Bu birleşik kelimeler, bir çalışma alanı ve akademik disiplini ifade ederler.

–Loji sözcüğü; eski Yunan da akıl ve söz kelimelerine karşılık gelen ‘’Logos’’, anlam olarak ölçü ve hesaplama demektir. Hesaplanmamış, ölçüsüz bir akıl da, söz de olmaması gerekir. Başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusuna da saygı denir. 21. yy. Homo Sapiens’in (uygar insanın) en önemli vasıflarındandır. Dolayısıyla ciddiye alınmak istiyor isek düşüneceğiz sonrasında saygılı bir şekilde, iletişim araçlarını kullanacağız.

Herhangi bir kişiye herhangi bir konuda ölçüsüz ve hesapsız bir şekilde ’istediğimi söyleyebilirim’ keyfiyeti içine girerseniz, iletişiminizi kaybetme, ciddiye alınmama, engellenme, dışlanma olasılığını da göz önünde bulundurmalısınız. Bu durum karşı tarafın özgürlüğü dahilindedir.

Üstüne üstlük kendini çok zeki zanneden bu kurnazlardan olursanız, kendinizi akıllı, ahlaklıları ise aptal olarak görmeye başladıysanız eyvah eyvah tam bir fiyasko haline girm işsiniz demektir; Sakın aman aman! Unutulmamalıdır ki, kurnazlık ahlaksızlıktan beslenir. Doğrunun peşinde olan insanın, aklını yanlış yönlendirme ve onu yanıltma çabası içerinde olan insanlara kurnaz denir. Kurnazlık,  eninde sonunda kendi çıkarları için oluşturduğu bu fikirler çelişkilere düşüp yok olmaya ve kurnaz kişinin değersizleşmesine yol açar. Kendini değersizleştiren zekâ geridir. Kurnazlık arttıkça zekâ geriler.

Yaşamım boyunca defalarca tecrübe ettiğim ve ispat edilmiş fikrim şudur ki,  

‘’Benim nazarımda; üslubu bozuk, gevşek, saygısız, kurnaz birinden iyi-güzel-doğru bir şey çıkması mümkün değildir.  Hele ki yazışarak iletişim kurulan (mailler, whatsapp grupları, vb), topluluk oluşturduğumuz yerlerde, beyaz yaka çalışanlarda, sosyal medyada, akıllı telefon uygulamalarında böyleleriyle sıkça karşılaşabilmekteyiz. Bu yüzden böyle kişilere, benimle ikinci kez iletişime geçme fırsatını vermemeye çalışırım, kuvvetle muhtemel, engelleyişimde (yok saymamda) başarılı olurum. Huzursuzluk varsa hayatınızda ya biri(leri) eksiktir yada biri(leri) fazladır.

Netice itibariyle,

Ömür böyle kişilere tahammül edecek kadar uzun değil!


Peki bu durumun çözümü nedir?

Eğitim’dir.

Dünyamızdaki koşulların düzelmesi, sadece bilimsel icatlarla değil, adil, saygılı, ahlaklı, mantıklı ve zeki bir yaşama düzeninin gerçekleşmesine bağlıdır.

Ülke olarak bakarsak her bir vatandaşın gereksinim duyduğu eğitimin verilmesine bağlıdır.  Aksi halde, kötü kişiler ve kötü kararlarından dolayı onlara ses çıkarmayan işe yaramaz kitleler halinde 3. Sınıf sözde gelişmekte olan ülkeler liginde, boyu aşan dalgalara benzer gelen kaos silsileleri ile, sanatsız, bilimsiz, ilerleme ve gelişme olmadan, karın tokluğuna yaşamaya devam ederiz.

Teknoloji 5.0 denilen bu yeni düzen, tam anlamıyla hayatımıza girene kadar; belki de bize gerek kalmayana dek devam eder. Ya sonrası… Sonrası tam bir muamma…

Kendini geliştirmemiş toplulukların, tanımadıkları bilim adamlarından, Darwin’in söylediği doğal seleksiyon ile, kaybolmuş, nesilleri tükenmiş, türleri oluştururlar…….

Saygılarımla.

18/12/2020

Mehmet Baba


 












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eyvallah

Hiç kimseye eyvallahı olmayan kişi en kral insan tipidir. Genelde bu tipler pek sevilmezler. Çünkü size muhtaç görünüp, egonuzu şişirmenize yardım etmezler. Pek sevilmediklerinden dolayı arkalarından konuşanlar, onlara umursamaz, duygusuz, nankör gibi sıfatları kullanırlar akabinde bunu anlayan eyvallahı olmayan kişi gerektiği zaman hadsize, haddini bildirir.   Eyvallahı olmayan bu insanlar, egolarını şişiremeyen sıradan kişiyi öteledikçe,   verdikleri tepkilerden dolay narsist olarak da algılanabilirler. Egosunu şişiremeyen kişiler kibar bir tavırla onu düşünüyormuş gibi yapıp, antin kuntin negatif fikirlerle onu aşağıya doğru çekmeye çalışır. Eyvallahı olmayan insan, genelde bu oyuna gelmez.   Hani bu aşırı çıkarcı insanların, hiçbiri çıkıp ta ‘’Biz her şeye tamam dedik te ne oldu? Başımız göğe mi erdi? Bırakın bu arkadaşta doğru bildiğinin arkasında olsun onu da bu şekilde kabul edelim’’ diyemezler. Bu yüzden her önüne gelene ‘’Eyvallah’’ edilmez. Dengeyi bulmak iyidir

Tercihlerimiz

Tercihlerimiz? Oyuncu mu? yoksa Seyirci mi? Olmak. Seçeneklerimizin belirleyicileri nelerdir? Futboldan örnek vermek gerekirse, Bazen öyle bir seyirci oluruz ki, büyük takımlardan birinin 40 yıllık amigosu oluruz, holiganından- en beyefendi taraftarına, 7 den 70 e herkesi tek hareketiyle maestro gibi yönetebiliriz. Ya da tribünde yerini almış, maçı izlemekten çok taraftarları izleyen sıradan bir seyirci de olabiliriz. Tercihe göre değişir. Bazen öyle bir oyuncu oluruz ki, yürümeye başladığından itibaren top teper, aile, okul, mahalle yaşantısı hak getire öyle bir tutkuyla topun peşinden koşar, profesyonelleşince günde 8 saat kişisel idman yapmaktan hiç yorulmayız. Hani öyle oynarız ki teknik direktöründen, yönetimine, taraftarından amigosuna herkes bu becerikli oyuncunun bir hareketine, ağzınızdan çıkacak bir sözünüze bakar. Ya da yetenekleriyle futbolcu olmuş, ‘’abamı atarım nerde olsa yatarım’’ düşüncesiyle sorumluluk sahibi olmayan,

Aylık Görüntülenme sayısı