Ana içeriğe atla

Tv izlemiyoruz.


Televizyonu çöpe attık.  Oh be ... Rahat ettik.

Sohbet edebiliyoruz.

Akşam yemeklerimiz tören havasında geçiyor. Yemekten sonra sohbet muhabbet.... :)

Zamanı gelince yatağa gidip yatıyoruz.

Kafamızda yapmamız gereken planlar için zaman kalıyor. Televizyonun önünde saatlerce pineklemiyoruz.

 İllaki birçoğumuz yaptığı gibi televizyonun önünde atıştırmalıklar, yemekler de bir düzene giriyor kendiliğinden.

Gayir ihtiyari bize dayatılan bilinçaltı mesajlardan da uzak duruyoruz. Arkadaşlar ile herhangi bir konu hakkında münakaşa yapılırken daha objektif arındırılmış şekilde marjinal fikirler ile karşılarına çıkıyoruz. Çünkü TV den kaynaklı herhangi bir yönlendirmeye tabi değiliz .
TV izlemiyorum

Birçok ürünün reklamından uzak kalınca gerçekten ihtiyacımız olan şeyleri daha sağlıklı karar verebiliyoruz.

Biraz sert olacak ama kullanmamız gereken duyu ve organlarımızı kullanabiliyoruz. Alıcılarımız eskiye göre daha açık.

Manyetik alan azda olsa azalıyor. 

Gözlerimiz daha az yoruluyor.

Elektrik ücreti cüzi miktarda olsa azaldı.

Televizyonu aldığımız fiyatın çok düşüğüne sattık ama çok kar yaptık. Yenisini almak çok pahalı. Gerek yok almayın. Şöyle ki 3000TL lik bir TV 10 yıl kullanıldığını düşünürsek.  Günlük 0,83TL lik TV kira bedeli ödemiş oluyorsunuz.  Harcadığı elektrik te ve elektrik faturasındaki TRT payı neyse TRT payı herkesten alınıyor bunu hesaba katmayalım. Saatte 200watt  harcadığını düşünürsek günlük 8 saat çalışsa è 1,6Kwh harcamanız olur.  1kWh elektrik vergilerle beraber 40kuruş olduğuna göre günlük 0,65 TL gibi bir elektrik sarfiyatınız olur.  Yani günlük  yaklaşık 1,5TL. aylık 45TL, yıllık 540 TL sözde haber aldığımız sandığımız sihirli kutuya gidiyor. Herkesin abuk sabuk mesajlar ileten dizileri- filmleri- bizden olmayan yarışma ve evlilik programları var. Fena çarpıtıyorlar haberiniz olsun. TV’ye güvenmeyin. Okuyun netten araştırın. İlla merak ettiğiniz bir program izlemek istiyorsanız bilgisayarınızdan tv izle yazarsanız yüzlerce site ile karşılaşabilirsiniz.

20/12/15
Mehmet Baba

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eyvallah

Hiç kimseye eyvallahı olmayan kişi en kral insan tipidir. Genelde bu tipler pek sevilmezler. Çünkü size muhtaç görünüp, egonuzu şişirmenize yardım etmezler. Pek sevilmediklerinden dolayı arkalarından konuşanlar, onlara umursamaz, duygusuz, nankör gibi sıfatları kullanırlar akabinde bunu anlayan eyvallahı olmayan kişi gerektiği zaman hadsize, haddini bildirir.   Eyvallahı olmayan bu insanlar, egolarını şişiremeyen sıradan kişiyi öteledikçe,   verdikleri tepkilerden dolay narsist olarak da algılanabilirler. Egosunu şişiremeyen kişiler kibar bir tavırla onu düşünüyormuş gibi yapıp, antin kuntin negatif fikirlerle onu aşağıya doğru çekmeye çalışır. Eyvallahı olmayan insan, genelde bu oyuna gelmez.   Hani bu aşırı çıkarcı insanların, hiçbiri çıkıp ta ‘’Biz her şeye tamam dedik te ne oldu? Başımız göğe mi erdi? Bırakın bu arkadaşta doğru bildiğinin arkasında olsun onu da bu şekilde kabul edelim’’ diyemezler. Bu yüzden her önüne gelene ‘’Eyvallah’’ edilmez. Dengeyi...

2017 Başlarken

2017 Başlarken........ Geçen seneye göre durum biraz değişti. Konuşulan 3. Dünya savaşının 2. perde kazananı doğu oldu gibi. Sanki soğuk savaş Türkiye-Orta doğu ekseninden uzak doğuya, Asya'ya kayacak gibi gözüküyor. Ekonomi savaşları hız kesmeden devam yani. Yabancı para birimlerine karşı TL mizin değer kazandığı, alım gücümüzün arttığı, enflasyon ve hayat pahalılığının olmadığı mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir yıl geçirmek ümidiyle. hayırlara vesile olsun. Bu arada gregoryen takviminin yıl dönümü olan 1 ocak yerine; çiçeklerin açtığı, böceklerin uçtuğu, doğanın uyandığı 21 mart tarihinde yılbaşı kutlasak daha mı iyi olur acaba. Orta asyadaki atalarımız gibi. Mehmet Baba

Bir Halk Kahramanının 10'un Hikayesi....

Tanrı futboldan elini çekti. Maradona’nın gelmiş geçmiş en büyük futbolcu olup olmadığı tartışılabilir ama yeşil sahalara gelmiş geçmiş en büyük gösteri adamı olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Mesleğini egosu için değil, izleyenleri coşturmak için yapıyordu. Duygusal anlamda insanlarla çok iyi bağlar kurabiliyordu.   Ronaldo ya da İbrahimoviç gibi kendi kafasındaki yüksek özgüvenli kral rolüne bürünmek veya Messi gibi babasından aferin almak için top oynamıyordu. Maradona insanları eğlendirmek, büyülemek, peşinden sürüklemek için dünyaya gelmişti ve bunu sahaya ayak bastığı ilk andan itibaren hep başarmıştı.   Çocukluğumuzda mahallemizdeki maçlarda,   maça başlamadan önce hepimiz sırayla birer futbolcu ismi olurduk. Maradona olmak isteyen oldu mu? Anında itiraz gelirdi ‘’Olmaz!! Ooooo O çok güçlü değiş. Maradona işte öyle bir futbolcuydu. Mahalle maçları ise daha bir resmi havada geçerdi. Kazanmaya odaklanılırdı.   Tıpkı 1986 kupası çeyrek final maçında Arjanti...

Aylık Görüntülenme sayısı